Çağdaş Bir Yapı Malzemesi: Beton
Beton, sanayi çağının ortaya çıkardığı yeni yapı malzemelerinden biridir. Yüksek taşıma gücü, çok yönlü üretim ve uygulamalarıyla yapı alanının hemen her yerinde kullanılan bir malzeme durumuna gelmiştir.
Betona benzer malzemelerin daha önceki dönemlerde, örneğin Roma ve Osmanlı yapılarında da kullanıldığı bilinmektedir. Ancak günümüzdeki kullanım düzeyine gelmesi, bağlayıcı malzemesi olan çimentonun gelişmesiyle olmuştur. 15.yy’ın sonlarıyla 19.yy’ın başlarında Ingiltere’de J.Smeaton, Fransa’da da mühendis L.J.Vicat bu konuda çalışma ve uygulamalar yapmışlardır.
Beton basınca karşı yüksek direnç göstermesine karşın çekme güçleri karşısında aynı taşıma gücüne sahip değildir. Bu da onu eğilmeye karşı dayanıksız kılmaktadır. Bu nedenle ilk kullanıldığı yer, daha çok temel, duvar, döşeme gibi basınç güçlerinin fazla olduğu yapı öğeleri olmuştur. Betonun taşıma gücünü yükseltmek amacıyla yapılan çalışmalar, onun demirle donatılabileceğini göstermiştir. Betonu donatılı olarak ilk kullanan Fransız Joseph Monier’dir (1823-1906). 1849’da üretmekte olduğu beton saksıların içine yuvarlak kesitli demir çubuklar yerleştirerek onların daha dayanıklı yapılabileceğini görmüştür. Fransız J.L.Lambot, François Coignet, Ingiliz W.B.Wilkinson ve Amerikalı Thaddeus Hyatt (ykş. 1826-1901) da bu yıllarda donatılı beton yapımına ilişkin ilk çalışmaları yapanlar arasındadır. 1892’de de Fransız mühendisi François Hennebique (1842-1901) donatılı beton iskelet yapım yöntemini geliştirmiştir. 20.yy’da beton yapım yöntemleri daha da ilerlemiştir. Bunlardan biri beton taşıyıcılara, kendilerine etki yapacak güçlerin aşması gereken bir içgerilim verilerek dirençlerini artırmayı amaçlayan “öngerilimli” beton yapımıdır. Ayrıca nervürlü (kaburgali) döşemeler, mantar taşıyıcılar, perde duvarlar, düz ve katlanmış plaklar, kabuklar gibi çok çeşitli yapım yöntemlerinin geliştirilmesi betonun kullanım alanını genişletmiş, bu malzemeye o zamana değin bilinmeyen yeni yapımsal ve biçimsel olanaklar sağlamıştır.
Beton, önceleri işlevsel yanlan ağır basan üretim, depolama ve ulaşım yapılarında kullanılmış, öteki mimarlık işlevlerine getireceği düzenleme ve biçimlendirme olanakları ancak 20.yy’m ilk yıllarında anlaşılmaya başlamıştır. Yeni malzemenin olanaklarım ilk sezenlerden biri Fransız miman T.Gamier’dir. Gamier 1901-1904 arasında tasarladığı bir sanayi kentinde betonu hem yapımsal, hem de biçimsel özelliklerini ortaya çıkaracak bir biçimde kullanmıştır. Bu malzemeyi bu anlamda ilk uygulayanlardan biri Fransız miman A.Perret’dir. 1903’te Paris’te yaptığı bir apartmanda iskelet yapım yönteminin sağladığı serbest plan, geniş pencere boşlukları, narin taşıyıcılar, vb. gibi özellikleri kullanırken, aynı zamanda taşıyıcı kolon ve kirişler arasındaki duvarlan içeri çekerek yapıdaki taşıyıcı ve bölücü öğeleri görsel olarak da birbirinden ayırmıştır. Çağdaş mimarlar arasında donatılı betonun en güçlü savunuculuğunu ise Le Corbusier’ yapmıştır. O, donatılı betonun, serbest plan düzenlemesi, serbest yapı yüzü düzenlemesi, düz çatı, yapının ayaklar üstünde yükseltilmesi gibi olanaklar sağlamasının yanı sıra, bir yapı malzemesi olarak kendine özgü bir güzelliğinin, bir estetiğinin olabileceğini de ortaya koymuş, betonun üstü kaplanmadan, hatta kalıptan çıktığı biçimiyle de (brüt beton) kullanılabileceğini göstererek bu malzemeye yepyeni bir anlatım dili kazandırmıştır.
ABD’de ise F.L.Wright uzun konsol çıkmalar, yüksek mantar taşıyıcılar ve sarmal rampalar gibi betonun biçimsel ve yapımsal olanaklarını zorlayan tasarımlar oluşturmuştur.
20.yy’daki önemli uygulamalar arasında isviçreli R.Maillart’ın köprüleri, Fransız E.Freyssi-net’nin parabolik kemerli hangarları ve öngerilimli köprüleri, Ispanyol E.Torroja ve F.Candela’nın kabuk konstrüksiy onları, Italyan P.L.Nervi’nin prefabrike kubbeleri, Alman W.Bauersfeld, F.Dischinger ve U.Finstemıalder’in kabuk konstrüksiy onları bulunmaktadır.
Beton, yapı malzemesi olarak Türk mimarlığında yenidir. Türkiye’de ilk çimento fabrikaları 1912’de İstanbul ve Eskihisar’da kurulmuştur. Cumhuriyetten sonra bunlara zaman zaman yenileri eklenmiş, 1950’yi izleyen yıllarda da sayılan hızla artarak 1982’de 35’e ulaşmıştır. Bugün beton hemen her biçimiyle üretilmekte, her çeşit işlevde geniş ölçüde kullanılmaktadır. Çağdaş Türk mimarlığında donatılı betonun üstünü kaplamadan, yalın yüzeylerini kendine özgü bir anlatım aracı olarak geniş ölçüde kullanan ilk yapı, A. ve B. Çinici tarafından 1962-1963’te Ankara’da yapılan Orta Doğu Teknik Universitesi’nin Mimarlık Fakültesi’dir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi