Dadacılık, I.Dünya Savaşı ’nın getirdiği yıkıcı ortamda hayal kırıklığına uğrayan aydın ve sanatçıların umutsuzluk içindeki bir başkaldırı ve yadsıma hareketi olarak doğmuştur. Bu sanatçılara göre savaş, “maddeci değerler üstüne temellendirilmiş Batı toplumununölüm sancılarının bir belirtisi” idi. Ayrıca yüzyıllardır bu toplumun değerleri doğrultusunda biçimlenmiş olan kültür ve sanatın da çöküşü anlamına geliyordu. Sanatçı, toplumda yerleşmiş değerlere göre yapıt ürettiği sürece, bu yozlaşmış ve kokuşmuş düzene para karşılığı hizmet veren basit bir araçtan başka bir şey olmuyordu. Örneğin şairler böyle bir konumda gerçek birer şair değil, ancak sıradan birer “uyak bankası” idiler. Bu nedenle toplumsal değerlere ters düşen ve geleneksel sanat kavramı dışında kalan her türlü eylem ya da işlem, yeni bir sanat ve toplum biçiminin yaratılmasında temel bir rol oynayacaktı.
Bu noktadan yola çıkan Alman yazarlar Hugo Ball ve Richard Huelsenbeck, Rumen şair Tristan Tzara ve Alsaslı heykelci Jean Arp 1916’da Zürih’teki Cabaret-Voltaire adlı bir eğlence yerinde giriştikleri çeşitli etkinliklerle Dadacı hareketi başlattılar. Fransızca bir sözcük olan “dada”, çocukların üstüne binerek “deh deh” diye sürdükleri değnek-at anlamına gelmektedir. Başlatılan harekete bir ad bulmak amacıyla Tzara bu sözcüğü Fransızca-Almanca bir sözlükten gelişigüzel seçmişti. Aslında sanatta dadacı anlamda davranışlar daha önce de vardı.Ömeğin Fransız ressam Marcel Duchamp’ m daha 1913’te yaptığı “hazır nesneler”! ilk dadacı sanat yapıtları saymak gerekir. Duchamp 1917’de R.Mutt takma adıyla imzaladığı ve Çeşme adını verdiği porselen bir pisuar-dan oluşan bir yapıtını 1917’de New York’ta açılan Bağımsızlar Sergisi’ne yolladı. Ancak yapıt geri çevrildi, Duchamp da üyeleri arasında bulunduğu seçici kuruldan çekildi. Bundan sonra kendisine katılan Man Ray’le birlikte, fotoğrafçı A.Stieglitz’inyayımlamakta olduğu 291 adlı bir karşı-sanat (anti-art) dergisinin yayın yönetmenliğini üstlenerek Dadacılık’ın ABD ’de de yayılmasında öncülük etti. Onunla bu günlerde dostluk kurmuş olan ressam Pica-biaaynı yıl Avrupa’ya döndü ve Barcelona, New York, Zürih ve Paris’te aynı zamanda çıkacak bir dergi yayımlamaya haşladı. 391 adlı bu dergide dadacı bir sanat anlayışı doğrultusunda ve büyük bir kötümserlikle her türlü yerleşmişdeğeresaldırdı. Bir ara Zürih’te çıkan ve Tzara’nın yayın yönetmenliğini yaptığı Dada adlı dergide de çalıştı.
1918’de Tzara, Dada Bildirgesi’ni yayımladı. Bu bildirge, Paris’te çıkmakta olan Litterature dergisinin çevresinde toplanmış bir grup sanatçı ve yazan derinden etkilendi. Ertesi yıl Tzara ve Picabia’yı da aralarına alan Breton, Aragon, Philip Soupault, Eluard, Benjamin Peret ve Arthur Caravan gibi yazarlar, toplumun ahlak ve estetik değerlerinin karşısında yer alan bir dizi dadacı eylem ve etkinlikte bulundular. Bu arada edebiyatın yapay niteliğini onaya koyan Lautreamont ve Rimbaud’yu yücelttiler. Gerçeğin olduğu gibi betimlenmesine karşı çıkan Kübistler’den de etkilendiler.
Dadacılık başında beri çeşitli sanatçılar tarafından farklı yorumlandı ve çeşitli sanat merkezlerinde değişik gelişmeler gösterdi. Ball, Arp, Hans Richter (1888-1976) ve Marcel Janco (1895- ? )gibi bazı Dadacılar hareketin başlamasından kısa bir süre sonra geleneksel estetiğin yerini alabilecek yeni bir anlayış geliştirmeye çalıştılar. Özellikle Arp, ortaklaşa üretilen ve yapanlarınbireysel özelliklerini yansıtmayan üslupsuz bir sanat yapıtı yaratma düşüncesi geliştirdi. Kendisine katılan ve o da bir sanatçı olan eşi Sophie Taeuber (1889-1943) ile birlikte bu yönde ürünler verdi.
Dadacılık, New York, Zürih ve Paris’ten başka Almanya’nın çeşitli kentlerinde de etkin oldu. Özellikle Berlin’de açıktan açığa siyasal bir nitelik kazandı, 1917’de Berlin’e dönen Huelsenbeck, sanatçıların savaş sonrasının çöküntüsünden kurtulmak için Dışavurumculuk’ta (Ekspresyonizm) çare aramalarına şiddetle karşı çıktı. Buradan hareketle Alman Dadacılar günün birçok sorununu bilinçli olarak içeren bir sanat yapıtı anlayışına öncelik tanıdılar. Kübist kolajlardan (yapıştırma resim) esinlenerek geliştirdikleri foto-montaj tekniğiyle günlük gazete kesiklerini siyasal imgeler uyandıracak biçimde bir araya getirdiler. G.Grosz, Raoul Hausmann (1886-1971) ve John Hearth-field(1891-1968) gibi sanatçıların elinde fotomontaj tekniği etkili bir siyasal silaha dönüştü. Köln’deDadacılık 1919-1920 arasında sonradan Gerçeküstücülük’e katılan M.Ernst tarafından başlatıldı. Hannover’de ise Kurt Schwitters (1887-1948) Dadacılık’m tek temsilcisi oldu. Dada’mn karşı-sanat tutumuna tümüyle katılmayan Schwitters, paket kâğıtları, tramvay biletleri gibi günlük yaşamın artık nesnelerinden yaptığı kolajlarında, geleneksel sanat gereçlerine tepkisini yansıttı, ancak gerçekleştirilen yapıtın geleneksel beğeni ölçütlerine uygunluğunu da göz’ardı etmedi.
Picabia 1921’de Dadacılar’dan ayrıldı, onu Breton izledi. Bu sanatçılar daha sonra, gelişmekte olan Gerçeküstücülük hareketi içinde yer aldılar. Başlangıçta Gerçeküstücülük ’le bütünleşen Dadacılık, bir süre sonra çeşitli çekişmeler nedeniyle son buldu.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi