Dolaylı Bilgi -Felsefede-

Dolaylı Bilgi

Bilgi sorununun çözümünde, ortaya atılan kuramların hepsinde, özne-nesne bağlantısı ağırlık kazanır. Bilen öznenin karşısında bilinen nesne bulunur. Bilen özne de, bilinen nesne de birer varlıktır. Bilinen nesne, bilen özneye karşı ilgisizdir, bilgiyi oluşturan ilginin kaynağı bilen öznedir. Fries, bilme eylemini sezgiye dayandırırken, bilen öznenin karşısında bilgiyi sağlayan iki yolun bulunduğunu ileri sürer. Bunlardan biri duyulardır. Duyularla sağlanan bilgi dolaylı bilgidir. Öteki duyularla ilgisi olmayan, doğrudan doğruya öznenin kendinden kaynaklanan, daha çok tinsel varlık alanını ilgilendiren bilgidir, bu dolaysızdır. Fries’in geliştirdiği bu bilgi kuramı felsefe tarihi boyunca sürüp giden bir soruna getirilen uzlaştırıcı çözümdür. Platon’un ileri sürdüğü kurama göre bilginin kaynağı duyular değildir, tinsel evrende bulunan idealardır. Duyularla sağlanan bilgi ölümsüz ve kesin gerçeklik taşıyan ideaya benzediği oranda doğrudur. Duyuların bildirdiği ancak, kesin gerçek olan idealann bu evrendeki yansımalarıdır. Yansıma bir görünüştür, ona bakarak gerçek olan idea anımsanır, böylece bilgi oluşur. Öyleyse duyu bilgisi gerçek varlığı anımsatmaya yarayan, bir görünüşün izlenimi olmaktan öteye geçemeyen bilgidir. Platon’un bu görüşüne karşı, kesin ve doğru bilginin anımsama yoluyla değil, duyularla sağlanan bilgi olduğu görüşü ortaya atılmıştır. Biri duyulara, öteki idea öğretisine dayanan bu iki ayn görüşü zaman zaman uzlaştırma girişimleri yapılmıştır. Bu uzlaştırmada genellikle sezgi kavramına ağırlık verilir.

Augustinus için gerçek bilginin duyularla ilgisi yoktur. Onun yolunda giden bütün tannbilimciler de bu görüşe katılır, bilginin kaynağını duyularda değil tinde, inanda, Tanrı kayrasında ya da tanrısal sezgide ararlar. Hümanizm ve Rönesans dönemlerinde usun denetiminden geçen duyu bilgisine önem verilir. Descartes ise insanı iki ayn tözden kurulu bir bütün sayarak bilgiyi de doğuştan ve sonradan kazanılan diye iki kaynağa bağlar. Doğuştan bilgi dolaysız, duyu bilgisi dolaylı diye nitelenebilir. Kant, Fichte, Schelling, Hegel gibi Alman İdealistleri de us ile duyu bilgisini birbirinden ayınr. İslam düşüncesinde dolaysız bilgi içedoğuş ve sezgi gibi iki kaynaktan gelir.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski