FLOREY, Howard Walter (1898-1968) Avustralyalı patoloji uzmanı. Chain ile birlikte penisilini arı halde elde etmiş ve tıpta antibiyotik olarak kullanılmak üzere sanayi çapında üretimini sağlamıştır.
24 Eylül 1898’de Adelaide’de doğdu, 21 Şubat 1968’de İngiltere’deki Oxford kentinde öldü. 1921’de Adelaide Üniversitesi Tıp Fakültesi’nı bitirerek, kazandığı bir bursla İngiltere’ye gitti ve öğrenimini önce Oxford, sonra Cambridge Üniversitesi’nde sürdürdü. 1927’de Cambridge’ten doktora derecesini alıp, aynı üniversitede patoloji dersleri vermeye başladı. 1931’de Sheffield Üniversitesi’nde, 1935’te Oxford Üniversitesi’nde patoloji profesörlüğüne getirildi ve 1962’de emekliye ayrılıncaya değin Oxford’daki Sir William Dunn Patoloji Okulu’nda öğretim görevini sürdürdü.
Penisilinin arıtılmasını ve ticari üretimini sağlayan Florey, 1945 Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü, çalışma arkadaşı Chain ve penisilinin bulucusu Fleming ile bölüştü. İngiltere ve Avustralya’daki üniversiteler ile bilim kuruluşlarının onur unvanları dışında pek çok ödül kazanan Florey, 1944’te “Sir” unvanım, 1957’de Royal Society’nin Copley madalyasını, 1965’te Adelaide ve Marston Baronu unvanım, aynı yıl Sovyet Bilimler Akademisi’ninLomonosov madalyasını almış, kuruluşunda emeği olan Avustralya Ulusal Üniversitesi’nin rektörlüğüne getirilmiş ve 1960-1965 arası Londra’daki Royal Society’nin başkanlığını üstlenmiştir.
Oxford TJniversitesi’ne bağlı William Dunn Patoloji Okulu’nun başkanı olarak değerli araştırmacıları bir araya toplayan ve sıkı bir işbirliğiyle- bu kuruluşu deneysel patalojinin en önemli merkezlerinden biri durumuna getiren Florey’in bilime en büyük katkısı, penisilinin geniş çapta üretimini ve tıpta kullanımını sağlamak olmuştur. Cambridge Üniversitesi’nde öğretmem olan Hopkins’in önerisi üzerine 1935’te Chain’ı Oxford Üniversitesi biyokimya bölümüne çağıran Florey, dört yıl sonra Dubos’nun, bazı basillerce salgılanan ve bakteri öldürücü özellik gösteren doğal bir maddeyi ayırarak deriştirmeyi başarmasından sonra, doğal bakteri öldürücüler üzerinde çalışmaya başladı. Fleming’in 1928’de bulduğu ve “penisilin” adını verdiği, bir tür küf mantarınca salgılanan bakteri öldürücü maddeyi küften ayırıp arı halde elde etmek ve gücünü yitirmeden uzun süre saklamanın yollarını bulmak gerekiyordu. 1940’ta, penisilini çeşitli bakteri kültürleri üzerinde deneyerek stafilokok, streptokok, pnomokok, tetanos basili gibi gram pozitif bakteriler, gonokoklar, menengokoklar ve frengi mikrobu üzerinde etkili olduğunu, tifo basili gibi gram negatif bakterilere ve tüberküloz basiline karşı etkisiz kaldığını belirleyip, önce fareler, sonra insanlar üzerinde deneyerek toksik etkisinin olmadığını kanıtladılar. Ardından, “liyofilleştirme” denilen teknikle, -80° C’ta dondurulup, bileşimdeki suyun buharlaşması için düşük sıcaklıkla tutulan ve vakumda, kurutularak toz haline getirilen penisilini arı halde ve çok etkili dozda elde etmeyi başardılar. Ancak, tek bir enfeksiyon olayını tedavi etmeye yeterli penisilini üretebilmek için bile 2.000 litre kadar küf kültürü gerekiyordu ve sürüp giden II. Dünya Savaşı gerekli hammaddenin sağlanabilmesini güçleştiriyordu. 1941’de, henüz savaşa girmemiş olan ABD’nin olanaklarından yararlanmak üzere girişimlerde bulunan Florey’nin çabalarıyla iki yıl sonra’ yeterli miktarda penisilin üretimine geçilebildi ve savaşın sonlarına doğru önce Tunus ve Sicilya’da, ardından tüm cephelerde başarıyla kullanılan penisilin, 1944’ten bu yana bakteri enfeksiyonlarına karşı tıbbın en büyük silahı olma özelliğini korudu.
YAPITLAR (başlıca): Antibiotics: A Survey of Penicillin, Streptomycın and Other Antimicrobial Substances From Fariği, Actinomycetes, Bactenia and Plan t. (E. Chain ile), 2 cilt, 1949, (“Antibiyotikler: Mantarlardan, Aktinomiset-lerden, Bakterilerden ve Bitkilerden Elde Edilen Penisilin, Streptomisin ve Diğer Mikrop Öldürücü Maddeler Üzerine Bir İnceleme”); General Pathology, 1954, (“Genel Patoloji”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi