FRAZER, James George (1854-1941) İngiliz, antropolog, yazar ve halkbilimci. Toplumlarm gelişiminde büyü, din ve bilimin etkilerini karşdaştır-malı biçimde incelemiştir.
1 Ocak 1854’te Glasgovv’da doğdu, 7 Mayıs 1941’de Cambridge’de öldü. Babası rahipti. 1869-1874 arasında Glasgovv Universitesi’nde eski Yunan ve Latin edebiyatı öğrenimi gördü. Bu yıllarda Darwin ve çağdaşlarının, toplumsal kuramların doğası üzerindeki evrimci düşüncelerinin etkisi giderek artmaktaydı. Frazer’in antropolojiye ilk ilgisi, Ingiliz evrimci antropologu Edward Tylor’m 1871’de yayımlanan Prımıtıve Culture (“İlkel Kültür”) kitabım okumasıyla başladı. 1874-1879 arasında Cambridge Üniversitesi’ne bağlı Trinity College’da öğrenci iken din uzmanı W.Robertson Smith ile tanışması bu ilginin artmasında önemli rol oynadı.
Antropolojiye ilişkin ilk yazılarım, o sırada Encyclopedia Britannica’nm yayın yönetmeni olan Smith’in özendirmesiyle yazdı. Smith ondan ansiklopedinin 9.baskısına, tabu ve totemizm konularım yazmasını istedi. Yaşamı boyunca “zihinsel antropoloji” olarak adlandırdığı bu tip konularla uğraşan Frazer, 1879’da Trinity College’da öğretim üyesi oldu. 1907-1908 yıllarını, sosyal antropoloji profesörü unvanı alan ilk kişi olarak Liverpool Universitesi’nde geçirdi. Ertesi yıl Cambridge’e döndü ve yaşamı boyunca bu üniversitede çalıştı. 1914’te “Sir” unvanı aldı.
Yaklaşımı
Darwin’in evrim kuramından etkilenen 19.yy sonlarında yaşamış pek çok düşünür gibi Frazer da ilkel toplumlar üzerine topladığı verilere evrimci bir bakışla yaklaşmıştır. İlkel toplumlarm, çağdaş yaşam düzeyine ulaşmak için tüm toplumlarm geçmesi zorunlu olan bir dizi toplumsal değişim aşamasının ilk basamağında yer aldığını; sürekli ilerleme ve aydınlanmayla belirlenen bu yolun hurafeden çağdaş bilimin ışığına, basitten karmaşığa, insan soyunun “çocukluğundan” “erişkinliğine” doğru uzandığını düşünmüştür.
Frazer çalışmalarında 19.yy’da yaygın olarak kullanılan ve W.Robertson Smith ile birlikte çalıştığı dönemde benimsediği karşılaştırmalı yöntemi kullanmıştır. Bu yöntem toplundan ve kurumlan açıkça tanımlanmış ölçütlerle ve toplumsal koşulları içinde karşılaştıran çağdaş karşılaştırmalı yöntemin tersine, farklı kültürlerin öğe ve parçalarını toplumsal ve kültürel çevrelerinden soyutlayarak birbiriyle karşılaştırmaya dayanır. Bu yöntem, insanlığın potansiyel eşitliğini ya da Frazer’ın deyimiyle “ruhsal (psişik) bütünlüğünü” ortaya koyma mücadelesinde kullanılacak ideolojik bir araçtır. Eğer, farklı ilkel halkların kurumlan birbirleriyle ve çağdaş toplumlardaki benzer kuramlarla karşılaştırılabiliyorsa, o halde ilkel insanlar da potansiyel olarak gelişmiş insan ve top-lumlara eşittirler, yani çağdaş toplumlarm bebeklik ve çocukluk dönemlerini yaşamaktadırlar. Frazer’a göre, antropoloji sosyolojinin bir alt dalıdır ve alanı ilkel insan topluluklarının bu gelişmemiş aşamalarının kökenini incelemekle sınırlıdır.
Frazer, yazıları çok yaygın olarak okunan bir bilim adamı olmuştur, ilkel toplumlar üzerine yazılarının yanı sıra klasiklerden çevirileri ve Incil üzerine çalışmalarıyla da ün kazanmıştır. Psyche’s Task: A Discourse Concerning the Influence of Superstition on the Growth of Institutions (“İnsan Ruhunun Görevi: Kuramların Gelişiminde Hurafelerin Etkisine İlişkin Bir Söyleşi”) adlı kitabında toplumlarm gelişiminde hurafelerle eş değerde tuttuğu dinin rolünü eleştirel biçimde ele almıştır. Eolklore in the Old Testament (“İncil’de Halkbilimi”) adlı kitabında ise Incil’i antropolojik açıdan çözümlemiştir.
Zihni evreler
James Frazer’m en ünlü kitabı 1890’da 3 cilt olarak yayımlanan The Golden Bough ’dır (“Altın Dal”). 1907-1915 arasında 12 cilt olarak genişlettiği bu kitap, 1922’de özetlenerek yeniden basıldığında birçok ülkede tanınıyor ve okunuyordu. Frazer The Golden Bough’ds. Tylor’m ilkel dinlerden çağdaş dinlere ulaşılmasını doğal bir gelişme olarak gören ilk evrimci görüşlerini temel alarak, insan zihninin büyüden dini ve bilimsel düşünceye doğru gelişme aşamalarını kapsamlı biçimde ele almıştır. Frazer’m gelişme aşamaları, bilgi arayan ve çevresini denetleyen insanın akılcı ve faydacı bir varlık olduğu varsayımına dayanır. Bu aşamaların dünyanın her yerinde aynı olduğunu savunan Frazer’ın başka birçok evrimciyle paylaştığı bu sav, benzerliklerin evrensel oluşumunun insan zihninin aynı süreçlerden geçmesinin sonucu olduğu varsayımı üzerine kurulmuştur. Topladığı veriler arasından yaptığı seçim ve bunları sınıflandırmakta kullandığı ölçütler de 19.yy sonu ve 20.yy başında yaygın olarak kullanılan benzer psikolojik ve evrimci kuramlara dayanır.
Büyüden dine
Frazer, en ilkel aşama olan büyüye dayanan düşüncenin, benzerliğe, zamansal ve mekânsal bütünlüğe bağlı olarak ortaya çıkan, çağrışıma dayalı en basit zihinsel işleyişlerin yanlış bir uyarlamasından başka bir şey olmadığım düşünür. Benzer niteliklerin farklı nesneler üzerinde benzer etkiler yaptığını varsayar. Olguları, biri aralarındaki benzerliklere, diğeri birbirleriyle ilişkilerinin yakınlık durumuna göre iki basit biçimde sınıflandırmanın ortaya çıkardığı iki tür büyü vardır. Söz konusu büyü türleri, “benzerlik yasası”na (benzer benzeri doğurur) dayanan “homeo-patik” büyü ve “ilişki yasası”na (bir kez ilişkiye giren şeylerin ayrıldıktan sonra bile birbirini etkilemesi) dayanan bulaşıcı (contagious) büyüdür. Frazer’a göre, insan ilk olarak, büyülü formüllerin yardımıyla dünyayı kendi gereksinimlerine göre değiştirmeye çalışmış, ancak bunda başarısızlığa uğradıktan sonra, dinsel düşünceye, dünyayı denetleyen doğaüstü güçlerin varlığına yönelmiştir. Dinsel düşünce, neden-sonuç ilişkilerine belirsizlik getirerek büyüsel düşünceyi yıkmıştır. Büyü, olayların, büyülü sözlerle etkilenebilir bir biçimde, düzenli bir akışını varsayar. Oysa din ile birlikte ortaya çıkan ruhani varlıkların ne yapacakları önceden kestirilemez.
Büyü ve bilimsel düşüncesi
İnsan düşüncesinin son aşaması olan bilimsel düşünce de, olayların akışında bir düzen olduğunu varsaydığından büyüsel düşünceye benzerlik gösterir. Bilimin doğuşu, getirdiği “tinsel ve bireysel özne” kavramlarıyla, dinin nihai gerçek olma konumunu sarsmıştır. Bilim, büyüden yalnızca varsayımları ve gerçekliğe yaklaşımı ile değil, kavramlarının geçerliliği ve uygulamadaki yeterliliği ile de ayrılır. Frazer, bilimin nesnel geçerliliği sınayabildiğini, ancak büyü için bunun söz konusu olamayacağını ileri sürmüştür. Fakat yine de The Golden Bough’da. dilegetirdiği gibi bilim ve büyü büyük bir düşünse! yakınlık taşır. “Büyü, saf, bozulmamış haliyle, nerede ortaya çıkarsa çıksm doğadaki bir olayın diğerini kesin ve değişmez bir biçimde, herhangi bir tinsel ve bireysel öznenin müdahalesi olmaksızın izlediğini varsayar. Bu nedenle onun temel kavramlaştırması çağdaş biiiminki ile eştir, ikisinde de doğanın birliğine ve düzenine, gerçek ve sarsılmaz bir güven vardır.
Frazer’ın verilere yaklaşımı sosyolojik olmaktan çok psikolojiktir. Toplumsal örgütlenme ve toplumsal yapıdan çok insan zihni ile ilgilenmiştir. The Golden Bought’dz ortaya koyduğu dinin evrimsel gelişme aşamaları, düşüncenin ve dinin birer toplumsal kurum olarak gelişmesinden çok, zihinsel gelişmenin, aklın kendini kusursuziaştırması yolundaki içsel eğiliminin aşamalarıdır. Antropolojinin toplumsal yapısalcı ya da kurumsalcı bir çevçeveye oturtulması ise Emile Durkheim ve Max Weber’in katkılarıyla ger-
çekleşmiştir.
Yönteminin değerlendirilmesi
Frazer’ın etnografik verileri, araştırdığı insanları hiçbir zaman görmeden, onların dillerini öğrenmeden ve toplumlarm düşünce ve yaşam biçimlerini, içinde yaşadıkları özgün ortamların tümüyle dışından toplaması, alan araştırması yapmaması, çalışmalarında kullandığı verileri gezginler, misyonerler, gibi kanallardan toparlaması araştırma yönteminin antropologlar arasında eleştirilmesine yo! açmıştır. Frazer’ın “insan zihni”ne ilişkin gerçekleri bulmak istemesi ise onun çoğu zaman Fransız antropologu Claude Levi-Strauss’ la karşılaştırılmasına neden olmuştur.
Frazer’m ilkel düşünce yapısı üzerine geliştirdiği kuramlar büyük ölçüde Tylor’m çalışmalarına dayanmaktadır. Büyüyü, dini ve bilimi evrimci düşünceye göre sınıflandırmasını somut kanıtlarla desteklememesi ve büyünün çözümlenmesini yaparken toplumsa! olayları bireysel psikolojiyle açıklaması eleştirilmiştir. Durkheim’m etkisi ve onun dine ve düşünceye sosyolojik yaklaşımı, Frazer’m bu alandaki etkisini önemli ölçüde zayıflatmıştır.
• YAPITLAR (başlıca): Totemism, 1887, (“Totemizm”); The Golden Bough: A Study in Magic and Religıon, 3 cilt, 1890, (“Altın Dal: Büyü ve Din Üzerine Bir Çalışma”); Psyche’s Task: A Discourse Concerning the Influence of Superstition on the Growth of Institutions, 1913, (“insan Ruhunun Görevi: Kuramların Gelişiminde Hurafelerin Etkisine İlişkin Bir Söyleşi”); Folklore in the Old Testament: Studies in Comparatıve Religion, Legend and Law, 3 cilt, 1918, (“Incil’de Halkbilimi: Karşılaştırmalı Din, Efsane ve Hukuk İncelemeleri”); Garnered Sheaves: Essays, Addresses and Reviews, 1931, (“Toplu Yazılar: Makaleler, Söylevler ve Eleştiriler”).
• KAYNAKLAR: T.Besterman, A Bıography of Sir James George Frazer, O.M., 1934; A.Kuper, Anthropologists and Anthropology: The British School, 1922, 1972.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi