Kenan Evren Kimdir, Hayatı, Dönemi, Hakkında Bilgi

EVREN, Kenan (1918) Türk asker ve devlet adamı. Türkiye Cumhuriyeti’nin yedinci cumhurbaşkanıdır.

Manisa’nın Alaşehir ilçesinde doğdu, ilkokulu Alaşehir’de, ortaokulu Manisa’da, liseyi İstanbul’da okudu. 1938’de Kara Harp Okulu’ nu bitirip topçu asteğmeni olarak orduda göreve başladı. Şubat 1939’da teğmen oldu. 1940’ta Topçu Okulu’nu bitirerek çeşitli birliklerde görev aldı. Ağustos 1942’de üsteğmen oldu. 1946’da girdiği Kara Harp Akademi-si’ni 30 Ağustos 1949’da kurmay yüzbaşı olarak bitirdi.

Genelkurmay Eğitim Şubesi Kısım Amirliği, Birinci Ordu Harekât Başkan Yardımcılığı ve Kara Harp Akademisi’nde öğretmenlik yaptı. 1958-1959 yıllarında Kore’de kalan Dokuzuncu Kore Türk Tugayı’nda Harekât ve Eğitim Şube Müdürlüğü ve Kurmay Başkanlığı yaptı.

Yurda döndükten sonra 1959’dan 1961’e değin Ordu Donatım Okulu Kurmay Başkanlığı ve ikinci Ordu Harekât Eğitim Başkanlığı görevlerinde bulundu. 227. Piyade Alay Komutanlığı, Dokuzuncu Kolordu Kurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Okullar Daire Başkanlığı yaptı.

1964’te tuğgeneralliğe, 1967’de de tümgeneralliğe yükselerek 58. Er Eğitim Tümen Komutanlığı ve ikinci Ordu Kurmay Başkanlığı görevlerine atandı. 30 Ağustos 197Q’te korgeneral oldu, ikinci Kolordu Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Denetleme Kurulu Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevlerinde bulundu. 1974’te orgeneral olan Evren, Genelkurmay İkinci Başkanlığına atandı. 1976-1977 yıllarında Ege Ordu Komutanlığı 1977-1978 yıllarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapan Kenan Evren 6 Mart 1978’de Genelkurmay Başkam oldu.

Evren, silahlı kuvvetlerin emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 harekâtının ardından Genelkurmay Başkam olarak Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutam’ndan oluşan. Milli Güvenlik Konseyi’nin (MGK) yasama ve yürütme yetkilerini ele aldığım kamuoyuna açıkladı. Siyasi partiler kapatılıp yöneticileri gözetim altına alındı.

Kenan Evren başkanlığındaki MGK 20 Eylül 1980’de Deniz Kuvvetleri eski komutanı Oramiral Bülend Ulusu’yu hükümeti kurmakla görevlendirdi. Beşi emekli general öbürleri sivil olan bakanlar kurulu 21 Eylül’de, göreve başladı. 12 Eylül öncesi hükümetin Devlet Planlama Teşkilatı ve Başbakanlık Müsteşarı olarak, kamuoyunda 24 Ocak Kararları adıyla bilinen, “Serbest İktisadi Düzene Geçiş” programının hazırlayıcısı Turgut Ozal, Ulusu hükümetinde de iktisadi işlerden sorumlu devlet bakanlığı görevine getirildi ve bu dönemde de 24 Ocak Kararları’nın uygulaması sürdürüldü.

Dış politikada ABD ile işbirliği politikası izlenirken, Avrupa Konseyi ve AET ile ilişkiler gerginliğini korudu ve 11 Mayıs 1981’deki Avrupa Konseyi toplantısına Türk parlamenterler otuz yıldır ilk kez katılmadılar. Bu dönemde Ortadoğu ülkeleriyle iktisadi işbirliği geliştirilmeye çalışıldı.

MGK, 29 Haziran 1981’de anayasal düzene geçmek üzere MGK ve Danışma Meclisi üyelerinden oluşacak bir Kurucu Meclis oluşturulmasını karara bağladı. Eski siyaset adamlarına kapalı olan Danışma Meclisi’nin 160 üyesinin 40’ı doğrudan 120’si de valilerin önerdiği adaylar arasından MGK’ca seçildi. 16 Ekim 1981’de siyasi partiler feshedildi. 23 Ekim 1981’de Danışma Meclisi göreve başladı. 24 Kasım 1981’de Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı başkanlığındaki Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu çalışmalarına başladı. 7 Kasım 1982’de halkoyuna sunulup kabul edilen anayasanın geçici birinci maddesi gereğince Kenan Evren Türkiye Cumhuriyeti’nin yedinci cumhurbaşkanı oldu.

Yeni anayasayla cumhurbaşkanının görev ve yetkileri eski anayasaya göre bir hayli genişletildi. Buna göre cumhurbaşkanı, Devlet Denetleme Kurulu (silahlı kuvvetler ve yargı organları dışındaki tüm kamu kurum ve kuruluşlarım denetlemek üzere oluşturulan organ), Yüksek Öğretim Kurulu, Anayasa Mahkemesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilini, üniversite rektörlerini seçmek; anayasa değişikliğine ilişkin yasaları isterse halkın onayına sunmak; seçimlerin yenilenmesine karar vermek; yasa hükmünde kararname çıkarmak; başkanlık edeceği bakanlar kurulu kararıyla sıkıyönetim ya da olağanüstü hal ilan etmek gibi yetkilerle donatıldı.

Kenan Evren cumhurbaşkanı olarak ilk yurtdışı gezisini 22 Aralık 1982’de Uzakdoğu’ya yaptı.

Kenan Evren 1 Temmuz 1983’te Genelkurmay Başkanlığı görevini Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin’e devrederek askerlikten emekliye ayrılıp sivil olarak cumhurbaşkanlığı görevini sürdürdü. 6 Kasım 1983 seçimlerinin ardından TBMM göreve başlayınca, Anayasa’nın geçici ikinci maddesi gereğince MGK üyeleri altı yıllık bir süre
için Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri olarak Kenan Evren’e danışmanlık görevini üstlendiler.

Darbenin dış bağlantısı

 

Darbenin yapılmasının ardından CIA Ankara Bürosu Şefi Paul Henze, Washington’daki Beyaz Saray’dan bir telefon alacak ve “Paul, senin çocuklar başardı” denecektir. Kenan Evren’in bu dönemde NATO içerisinde gizli bir örgütlenme olan stay-behind kontrgerilla ordusunun başında bulunduğu iddia edilmektedir.

 

12 Eylül Darbesiyle başlayan dönemde demokrasiden uzaklaşılması Avrupa ülkelerinde tepkiyle karşılandı. Buna karşın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile ilişkilerde yakınlaşma oldu. Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesi için kolaylık gösterildi. Özellikle Orta Doğu ülkeleriyle yakınlaşma başladı.

 

Cumhurbaşkanlığı

 

1 Temmuz 1983’te Genelkurmay başkanlığı görevini Kara Kuvvetleri komutanı Nurettin Ersin’e devrederek askerlikten emekliye ayrıldı. 4 Kasım 1983’te seçimlere iki gün kala TRT’de üstü kapalı bir biçimde Anavatan Partisi (ANAP) lideri Turgut Özal’ı eleştiren bir konuşma yaptı. Ancak Evren, bazı çevrelerce bu hareketiyle askeri yönetimin güdümünde gösterilen ve giderek zayıflayan Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin (MDP) oylarını artırmaktan çok askeri yönetime duyulan tepkiyle Turgut Özal’ın oylarını artırmayı hedeflemişti.

 

Milli Güvenlik Konseyi’nin varlığı, 6 Kasım 1983’deki genel seçimlerin ardından, TBMM Başkanlık Divanı’nın oluştuğu 7 Aralık 1983’te sona erdi.

 

Kenan Evren devlet başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı sırasında yurt içinde ve dışında birçok gezintiye çıktı. Evren ile Pakistan devlet başkanı Ziya ül Hak arasında karşılıklı ziyaretlerle pekiştirilen büyük bir dostluk kuruldu. Eylül 1982’de bir Uzakdoğu gezisine çıkan Evren, Bangladeş, Pakistan, Güney Kore, Çin ve Endonezya’yı ziyaret etti. Bu ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesinde önemli bir adım atılmış oldu. Ocak 1984’te toplanan IV. İslam Zirve Konferansı’na Türkiye ilk kez cumhurbaşkanı düzeyinde katıldı. Evren konferans başkan yardımcısı seçildi. İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Komitesi başkanı olarak, İslam ülkeleri arasında ekonomik bağların güçlendirilmesini, alınan kararların bir an önce uygulanmaya konmasını istedi (15 Kasım 1984). V. İslam Zirve Konferansı’na katılan Evren, konferansın sonuç bildirisinde, Kıbrıs Türkleri ve Bulgaristan’daki Türk azınlığın durumu gibi konulara yer verilmesinde etkin rol oynadı (30 Ocak 1987).

 

1983 Seçimlerinde iktidara gelen ANAP’ın lideri Turgut Özal ile genelde uyum içinde çalıştı. 9 Kasım 1989’da Cumhurbaşkanlığı görevi sona eren Evren, yerini Turgut Özal’a bıraktı.

 

1990’da Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’ne layık görüldü. Kasım 1990-Eylül 1991 arasında, Kenan Evren’in Anıları adıyla 6 ciltten oluşan otobiyografisi yayımlandı.

 

Muş konuşması

 

Kenan Evren, 3 Kasım 1984’te Muş’a yaptığı gezide, 16 yaşındaki Erdal Eren’in idam edilmesi hakkında:

 

Şimdi ben; bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım!.. Bu vatan için kanını akıtan, bu Mehmetçiklere silah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim. Buna siz razı olur musunuz?” demiştir.

 

Yargı süreci

 

2000 yılında Adana savcısı Sacit Kayasu Kenan Evren hakkında iddianame hazırladı. Fakat, Kayasu’nun iddianamesi kabul edilmedi. Kayasu ilk olarak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından kınama cezası aldı. Daha sonra Yargıtay tarafından “görevi kötüye kullanmak” ve “askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif” suçundan mahkum edilen Kayasu’yu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu meslekten ihraç etti. Avukatlık yapma hakkı dahi elinden alınan Kayasu, ihraç kararı üzerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açtı. 2008’de sona eren davada “ifade özgürlüğünü kısıtladığı” için Türkiye 41 bin avro tazminata mahkum edildi.

 

12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda anayasa değişikliklerinin kabul edilmesiyle 12 Eylül Darbesinin sorumlularının yargılanmasını engelleyen Anayasa‘nın “geçici 15. madde”si yürürlükten kaldırıldı.

 

13 Eylül 2010 tarihinde Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) İzmir İl Yönetimi Kenan Evren hakkında “darbe yapmak, anayasa değiştirmek, hükümeti yıkmak, sistemli bir şekilde planlayarak ve tasarlayarak adam öldürmek, kasten yaralamak, işkence yapmak, eziyet etmek, hürriyetten yoksun bırakmak ve cinsel saldırıda bulunmak” gibi suçlardan suç duyurusunda bulundu.

 

Bunun yanı sıra Ankara, İstanbul ve Bursa gibi Türkiye’nin değişik illerinde de 2010 Anayasa değişikliği referandumundan “evet” çıkmasının ardından Anayasa’nın Geçici 15. Madde’sinin yürürlükten kaldırılması ve 12 Eylül 1980 darbesini yapanlara yargı yolunun açılması üzerine savcılıklara suç duyurusuna başlandı.

 

Suç duyurularının ardından 8 Nisan 2011’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Kenan Evren ve hayatta kalan tek MGK Üyesi olan Tahsin Şahinkaya’nın ifadesi alındı. Ocak 2012’de tamamlanan soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın “şüpheli” olarak yer aldı. İddianamede, Evren ve Şahinkaya’nın, 765 sayılı TCK’nın “Devlet Kuvvetleri Aleyhinde Cürümler”e ilişkin 146. maddesi ile 80. maddesi uyarınca “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına” çarptırılmaları istendi.

 

İddianame, 10 Ocak 2012’de Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesin tarafından kabul edildi ve 4 Nisan 2012’de 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen askeri darbenin sorumlularının yargılanmalarına başlandı.

 

22 Ağustos 2012’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından 12 Eylül Davası’nın görüldüğü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen raporda, sanık Kenan Evren’in duruşmaya katılmasının “tıbbi açıdan uygun olmadığı” bildirildi. Bunun üzerine Mahkeme, Dava’nın sanıkları Evren ve Şahinkaya’nın savunmalarının, sesli ve görüntülü iletişim teknolojisiyle alınmasına karar verirken, sanıkların mal varlıklarına tedbir konulması yönündeki talebi reddetti. Evren tedavi gördüğü Ankara GATA’daki odasında kurulan kamera ve ses sistemi ile mahkemeye katıldı.

 

13 Şubat 2013’te, Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya haklarında açılan 12 Eylül dönemine ilişkin dava nedeniyle haklarının ihlal edildiği ileri sürerek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular. 25 Ekim 2013’te Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman, 12. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği 18 sayfalık esas hakkındaki görüşte, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın, TCK‘nın “devlet kuvvetleri aleyhine cürümler” başlıklı 146. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını ve rütbelerinin sökülmesini istedi.

 

Dava Mart 2014’te, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kapatılmasının ardından Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredildi.

 

18 Haziran 2014 tarihinde, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 12 Eylül 1980’de dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e muhtıra vermek, T.C. Anayasasını ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçundan müebbet hapis cezası verildi ve orgenerallik rütbesi erliğe düşürüldü. 

 

Özel yaşamı

 

1943’te Sekine Evren (d. 1922 – ö. 1982) ile hayatını birleştiren Evren’in bu evlilikten Şenay, Gülay ve Miray adlı üç kızı oldu.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi & Vikipedia

Daha yeni Daha eski