ECKHART, Meister (1260 – 1327) Alman, filozof. Alman Gizemcilik’inin ve Reform’un öncülerindendir.
Gerçek adı Johannes olan Meister Eckhart’m 1260’ta Gotha yakınlarındaki Hochheim’da doğduğu 1327 ya da 1328’de Köln’de öldüğü sanılmaktadır. 15 yaşında Dominiken Tarikatı’na girdi. Köln ve Paris üniversitelerinde tanrıbilim öğrenimi gördü. Büyük olasılıkla Albertus Magnus’un öğrencisi oldu. 1303-1311 arasında Saksonya Dominikenleri’nin eyalet başrahibi, 1306’da Bohemya piskopos yardımcısı, 1312’de Alman kiliselerinin en yüksek rahibi sanını aldı. 1311’de Paris, 1313’te Strassburg ve 1320 de Köln üniversitelerinde tanrıbilim okuttu. Dolaştığı yerlerde büyük ün kazandı. 1302’de Papa VII.Bonifacius, Kral Philippe Auguste ile aralarındaki anlaşmazlık sırasında onu, danışman olarak Roma’ya çağırdı. Düşüncelerinin yaygınlaşması karşısında egemen dini inançlara karşı geldiği savıyla Engizisyon’ca suçlandı. Ölümünden sonra, Papa XXII. Johannes Eckhart’ı suçlu ilan etti. Yapıtları yok edilmeye çalışıldıysa da, düşüncesinin yarattığı etki silinemedi.
Orta Çağ’da kilisenin toplumun genel gereksinmelerine karşılık verememesi, tutumu, halkın yeni arayışlar içine girmesine neden olmuştu. Özellikle Almanya’da Yeni-Platonculuk’tan kaynaklanan Gi-zemcilik’in yayılması bu gereksinmeden doğmuştu. Gizemcilik, Tanrı ile insan arasındaki ilişkide, kiliseyi gereksiz görüyordu. Kilise yetkesinin önemli ölçüde sarsılmasına yol açacak, olan bu akım, Luther’in öncülük ettiği Reform eyleminin temelini oluşturmuştur. Eckhart, bu gelişmede, bu akımı o günün koşullarına göre düzenleyerek Alman Gizemcilik’ine öncülük etmiştir. Ayrıca, ortaya attığı yeni felsefe kavramlarıyla, Alman felsefe dilinin gelişmesini, düşüncesinin geniş bir çevrede anlaşılmasını sağlamıştır. Onun öğretisini izleyen Jean Tauler, Henri Suso, Louvainlı Henri, Kölnlü Henri, Ren Okulu’nu oluşturmuşlardır. Eckhart’m gizemciliğinde, Aquino’lu Thomas’ın ve Aziz Augustinus’un etkisi vardır.
Eckhart, Tanrı’yı Yaratan’dan ayırır. Tanrı her şeydir, tanımlanamaz, eylemsizdir. Yaratan ise, Tanrı’nın yaratıcılığıyla tanımlanır. Tanrı’dan başka bir varlık yoktur. Ruh, yaratılmamış bir “kıvılcım”ı içerir, insan gövdesinde duyum, özümleme gibi işlevlerinin yanı sıra, bir üst düzeyde, istek, öfke gibi işlevleriyle kendini gösterir. Bunun üzerinde bellek, istenç ve daha üstün anlak gibi yetiler bulunur. Dördüncü ve en üst düzeyde ise, “kıvılcım”, Tanrı’ nın bildiği her şeyin insan tarafından bilinebilmesini olası kılar. Ancak, bu tanrısal bilgiye ulaşabilmek için insan, kendini her türlü görünür varlıktan soyutlayabilmek, tutkulardan armdırmalıdır. Bu düşünce, bir anlamda, Hıristiyanlık’taki Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesine benzetilmekte ve onun bir yorumu olarak düşünülmektedir. Özellikle, ruhun, yaratılamayan “kıvılcım”ı olması düşüncesi, kilisede: tepki uyandırmışsa da onun görüşlerinin halk arasında yayılmasını önleyememiştir.
Eckhart’m öğretisiyle Doğu, özellikle de Hint felsefesi arasında benzerlikler bulunmaktadır. Tüm yapıtları, 1919’da Büttner tarafından iki cilt olarak toplanmış ve basılmıştır.
• KAYNAKLAR: A. Dempf, Meister Eckhart, 1934; J. Kopper, Die Metaphysik Meister Eckharts, 1955.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi