Tinsel Dinginlik
İlk Çağ felsefesinde insan mutluluğu önemli bir sorundur. Bu soruna aranan değişik çözümlerden biri de tinsel dinginliktir (ataraksia). Epikuros’un geliştirdiği kurama göre mutluluk ancak tinsel dinginlikle sağlanabilir. Bu kuram, daha sonraları geniş yorumlara uğratılmış, özellikle Orta Çağ’da din inançlarıyla birleştirilerek tanrıbilim alanına sokulmuştur. Böylece, bilgece bir kavram olan ataraksia tannbilimcilerin elinde kaynağındaki anlamından soyutlanmıştır. Tannbilimde tinsel dinginlik, kişinin çevresinden, tutkulardan, geçici varlıklardan yüz çevirerek kendini Tanrı’ya vermesi, olgunluğa ulaşması anlamında kullanılır. Bunun da iki yöntemi vardır, birine içekapanış, ötekine elden geldiğince azla yetinme denir, içekapanış derin düşünmeye, azla yetinme de doğal gereksinmeleri, istekleri, en aza indirmeye bağlıdır. Bu iki yöntemi başarıyla uygulayan kimse tinsel bakımdan dengeye ulaşır, bütün olumsuz etkilerden, sarsıcı olaylardan uzak kalır. Tanrı’nın da olgun, yetkin kişiden istediği budur.
Tinsel dinginliği Isa’nın yaşamında gerçekleştirdiğini ileri süren tanrıbilimciler de vardır. Onlara göre Isa bütün insanları, başlangıçta, Adem ile Havva’nın işledikleri ağır suçtan (günah) kurtarmak için her türlü acıya katlanmış, yetkin insan örneğini vermiştir. Bu yetkinlik ise yalnız tinsel dinginlikle varılan bir aşamadır.
İslam düşüncesinde tinsel dinginliğe varan kişiye “kâmil insan” denir. Kâmil insan (olgun kişi) evrenden, tutkulardan, geçici isteklerden, gösterişten sıyrılmış özünü Tann’ya adamış, tinsel olgunluğun en yüksek aşamasına ulaşmıştır. Tanrı onun gönlünde, engin bir sessizlik, sınırsız bir dinginlik içinde görünüş alanına çıkmıştır. Onun gönlü Tann’nın evidir, onun dili Tanrı’ nm dilidir. Gerçek olan Tanrı ’dır, o bir araçtır, istencini Tanrı istenciyle birleştirmiştir. Tasavvufta böyle bir olgunluk aşamasına sevgi (aşk) ve gönül bilgisi (irfan) ile ulaşılır. Gönül bilgisi dinginlik içinde olgunluk sağlayan tanrısal ışık niteliğindedir.
Epikuros’un ortaya attığı bu görüş, böylece çağların akışı içinde, değişik yorumların süzgecinden geçirilerek birbiriyle uzlaşma olanağı bulunmayan yeni ahlak anlayışlarının doğmasına yol açmıştır.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi