FORSSMANN, Werner (1904-1979) Alman, cerrah ve üroloji uzmanı. Kalbe ve kalp damarlarına kateter (sonda) salarak X ışınlarıyla inceleme tekniğinin öncüsüdür.
Werner Theodore Otto Forssmanrs 29 Ağustos 1904’te Berlin’de doğdu, Schopfheim’da öldü. Berlin’ deki Friedrich-Wilheim Üniversitesi’nde tıp öğrenimini tamamladıktan sonra, Berlin, Mainz ve Dresden’ deki çeşitli hastanelerin cerrahi ve üroloji kliniklerinde önce asistan, sonraları başhekim olarak görev aldı. II.Dünya Savaşı yıllarında ordu hekimiyken ABD birliklerince tutsak alman Forssmann, savaşın bitiminden 1950’ye değin pratisyen hekim olarak çalıştı. 1950-1957 arası Bad Kreuznach’taki Diakonie Enstitüsü’nde üroloji bölümünün, 1957-1970 arası Düssel-dorf’taki Evangel Hastanesi’nae cerrahi bölümünün başhekimliğini üstlendi. 1970’te emekliye ayrılan Forssmann, 1954’te Berlin Bilimler Akademisi’nin Leibniz madalyasıyla ödüllendirilmiş, 1956 Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü ABD’li Cournand ve Richards ile bölüşmüştür.
Mide, dölyatağı, bağırsak, safra kesesi, sidik torbası gibi iç boşluğu olan organların incelenmesinde sonda kullanımı oldukça eski bir uygulamadır. Ancak, kan damarları ve kalp gibi ulaşılması hem güç, hem de sakıncalı organların aynı yöntemle incelenmeye başlaması 1920’lerden sonrasına rastlar. “Kalp kateterizasyonu” denilen bu yöntemin öncüsü olan Forssmann, 1929’da, denemenin tüm tehlikelerini göze alıp, kol toplardamarından içeriye 76 em uzunluğunda ve yaklaşık 3,5 mm çapında esnek bir boru (kateter) sokarak, üst ana toplardamar yoluyla kalbin sağ kulakçığına ulaşmayı başardı.
Forssmann’m, saydam olmayan plastik bir maddeden yapıldığı için X ışınlarıyla kolayca izlenebilen esnek bir boru aracılığıyla kalbin kulakçık ve karıncıklarına ulaşabileceğini, üstelik genel anestezi bile gerektirmeyen bu yöntemin kalp ve damar dokusuna hiçbir zarar vermediğini kendi üzerinde kanıtlaması, kalp hastalıklarının tanı ve tedavisinde çığır açacak nitelikteydi. Nitekim, 1940’larda ABD’li Cournand ve Richards’ın katkılarıyla geliştirilen kateter yöntemi, kalp boşlukları ile ana toplardamar sistemindeki kan basıncım ve kan hacmini ölçmek, doğrudan doğruya kalp boşluğuna ilaç akıtmak, doğuştan gelme kalp hastalıklarını ya da kalp kapakçıklarının kusurlu yapısını araştırmak için kardiyolojide en çok kullanılan yöntemlerden biridir.
Önceleri, toplardamarlardaki kanm akış yönü kateterin ilerlemesini güçleştirmediğinden yalnızca toplardamar yoluyla kalbin sağ yanma ulaşılabiliyorken, 1960’larda atardamardan giren ve kan akışına ters yönde ilerleyen kateterlerie sol kalbe de ulaşılabilmiştir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi