EL GRECO (1541-1614) Yunan asıllı İspanyol ressam. Dinsel bir coşkuyla ele aldığı yapıtlarında gerçekliği bozarak, öznel bir anlatıma ulaşmıştır.
Girit adasında, Kandiye’de doğdu, 6 ya da 7 Nisan 1614’te Toledo’da öldü. Asıl adı Domenikos Theotokopoulos’tur, takma adı olan El Greco İspanyolca’da Yunanlı anlamına gelmektedir. Katolik bir ailenin ikinci erkek çocuğuydu. Babası, Venedik Cumhuriyeti’nde sivil bir görevde bulunuyordu. El Greco Girit’te geçirdiği gençliğinde, adada yaşayan bazı ressamların atölyelerinde çalıştı. 1565’te Venedik’ e giderek Titian’ın atölyesine girdi. Titian’m, İspan-ya Kralı II. Philip’e 1567’de gönderdiği bir mektupta, ondan “yetenekli genç öğrenci” diye söz ettiği bilinir. El Greco 1570’te Roma’ya gitti ve iki yd kaldı. 1575 ya da 1576’da Fulvio Orsini’nin çağrısıyla Madrid’e gitti, 1577’de de Toledo’ya yerleşti, ressam, heykelci ve mimar olarak çalışmasını burada sürdürdü. Escorial ve Madrid’e iki gezi yaptı. Yaşamının sonuna doğru hastalığı nedeniyle çalışmaları yavaşladı.
Venedik Dönemi
El Greco’nun Venedik’te yaptığı ilk resim, tempera (bir tür suluboya) tekniği ile gerçekleştirdiği Modena tnptikonu’ Aur (üçlü resim). Ön planda, çobanların bağlılık sunuşu ve İsa’nın vaftiz edilmesi sahneleri yer alır. Arkada Tanrı’nın Adem’le Havva’ yı karşı karşıya getirmesi ve Meryem’e müjde sahneleri işlenmiştir. Figürler durağan bir kompozisyon yapısı içinde yer almaktadır. Kumaş kıvrımlarının işçiliğinde, maniyerist belirtiler vardır. El Greco Venedik’te yaptığı ilk resimlerinde Yunan ikon ressamlarının alçakgönüllü dünyasının etkisini taşımakla birlikte, Titian’ı da anımsatır. Ayrıca Andrea Meldol-la Schiavone (1522-1564) ve Jacopo Bassano gibi Venedik’te ilişki kurduğu ressamlardan da etkilenmiştir. Bu ilk dönem resimlerinin çoğu kaybolmuş, Meryem’e Müjde, Müneccim Kralların Bağlılık Sunuşu, Mısır’a Kaçış gibi sonradan ele geçen bazılarının ise, onarılarak günümüze kadar gelmeleri sağlanmıştır. Giderek El Greco’nun resminde Venedik Okulu’ na özgü öğeler azalır. Körün iyileştirilmesi’nde ona özgü maniyerist tavrın ve kişisel üslubun belirmeye başladığı görülür.
Roma Dönemi
El Greco, 1570’te Roma’ya gittiği zaman Giulio Mancini, Girolamo Muziano (1528-1592), Siciolante de Sermoneta ve Taddeo Zuccaroy (1529-1566) gibi ressamlarla tanışmıştır. Giulio Clovio’nun Portresi, Roma döneminin tipik bir resmidir. Hâlâ biraz Titian etkisi taşır. Resmin kurgusu, biçimlerdeki ustaca ritm, daha belirgin ve sert kumaş kıvrımları, o dönemde İtalyan estetiğine olan bağlılığı gösterir.
Toledo Dönemi
El Greco, sanatının gelişip son biçimini aldığı Toledo’da ilk olarak Santo Dominigo el Antiguo Kilisesi için üç büyük pano üstünde çalışmış, aynı kilise için heykeller de yapmıştır. Bu resimlerinde, büyük bir biçimsel değişim izlenir. Kesin, köşeli biçimler dışavurumcu (ekspresyonist) bir tavırla ve piramidal ya da çokgen kompozisyonlar içinde birleştirilerek acı çeken, tutkulu insanların yaşadığı bir dünya kurulmuştur. Gerçekdışı, öznel bir mekânda, vücutlar, bulutlar, giysiler şiddetli ve titreşen renklerle, bloklar halinde göğe yükselirler. Figürlerle biçimlerin böyle değiştirilip uzatılması, mekânda ve portrelerde dolaşan ışık oyunları, onun resmine ruhani bir anlam getirir, insanlar acıyla ya da dinsel coşkularla kendilerinden geçmiş, eğilip bükülmüşlerdir. Bunlar El Greco’nun sanatının öznel |niteliğinin, bağımsız ve özgün bir üslup bulmaya başladığının, Venedik ve Roma maniyeristlerinden daha ötede, Batı’da, kimse-ninkine benzemeyen yeni bir anlatıma vardığının belirtileridir.
Onun, İtalyan etkilerini artık kendi olgun ve özgün üslubu içinde erittiğini gösteren önemli bir resmi de Kont Orgaz’m Gömülmesi’dir. Yapıtta, geçmiş ile şimdiki zaman, Toledo’da 14. yy’da yer almış bir mucize ile kontun gömülme töreni, bir arada betimlenmiştir. Resmin alt bölümünde mezara konulan Orgaz Kontu’nun çevresinde Aziz Sebastianus ile Aziz Augustinus yer alırlar, sol yanda ise El Greco’ nun oğlu görülür. Geride Toledo’nun önde gelen kişileri sıralanmıştır. En tepedeki İsa’nın hemen altında Meryem ile Vaftizci Yahya kontun ruhu için Tanrı’ya yakarırlar. Resmin üst yarısında gökyüzü, alt yarısında da yeryüzü canlandırılmıştır. Bu iki dünya birbirlerinden üstteki figürlerin canlı hareketliliği, alttakilerinse durağan dizilişinden oluşan karşıtlıkla ayrılırlar.
1590’da El Greco’nun çalışmalarında güçlü ışık-gölge karşıtlıkları kullanma eğiliminin başladığı izlenir. Onun bu eğilimi taşıyan başlıca resimlerinden biri Bakirenin Azizlerle Birlikte Taç Giymesi’dir. Biçimler hâlâ kesin sınırlarla çevrilidir; belirgin kütleler halindeki kalabalık gruplar da, bu tür figürlerden oluşmuştur. Karanlık fonun önünde kabartma gibi duran, kolları yukarı uzanmış figürler, canlanmış hayaletleri andırırlar. Yine bu dönemi temsil eden resimlerden biri Aziz Francesco, biri de Peder Herma-no Leon’dur. Aynı yalınlık düşüncesi, Aziz Frances-co’nun elleri havaya uzanmış yarım figüründe ve Hermano Leon’un portresinin, vecd halindeki aziz figürüyle dengelenişinde de izlenir.
El Greco’nun gelişiminin en özel evresini 1605-1610 arasında yapılmış bir dizi resim temsil eder. Aziz Ildefonso’ya Görünenler bunlardan biridir. Bu yapıtlarda daha incelmiş ve yetkinleşmiş biçimlere lirik bir duygu katılmıştır. Renkler uyumlu durağanlıklarını kaybetmiş, geniş yüzeyler ve abartılı tonlar halinde boyanmıştır. Böylece resimlerdeki öteki alanlardan ustaca ayrılıp kendi başlarına yaşarlar. Bu da farklı renk uyumlarının bir arada kullanıldığı izlenimini bırakır. Perspektif hemen hemen yoktur, resim yüzeyindeki çeşitli öğelerin hepsi de aynı düzlemde yer almış gibidir. Resmin yüzeyindeki bütün biçimler bir baştan öbürüne hareket ediyor, dalgalanıyor gibidir. Aziz’in hareketsiz figürü ise bu uçuşmayı dengeler.
1610’da El Greco’nun dışavurumcu tavrı en uç noktaya yaklaşır. Bakirenin Evlenmesi, Çobanların Bağlılık Sunuşu, Meryem’e Müjde, Ziyaret, Apostola-dos gibi resimler, bu dönemin örnekleridir. El Greco’ nun yine bu dönemde başladığı, ama tamamlayama-dığı resimleri, daha da güçlenip derinleşen tutkularını ve iç dünyasını doğrudan aktardığı büyük boyutlu taslakları da vardır. Bütün bu yapıtlarda daha özgür bir çalışmayla biçimlerin daha da soyutlaştığı, sertleştiği, daha metafizik nitelikli bir resme varıldığı izlenir.
Bu son yıllarında El Greco yeniden Bizans anlatımcılığının niteliği olan arındırılmış bir arabeske döner.
Sanatının temelleri
Katolik kültürü ve değerleri içinde yetişip yaşayan El Greco, sanatında da bunun etkilerini ortaya koyar. Resimlerinde, Reformasyon döneminin birikimine ve yaşantılarına dayanarak, gerçekliği kültürel ve ideolojik bir atmosfer olarak yansıtır. Çağının özellikleri olan ve El Greco’da da bulunan kuşku, endişe, korku gibi duygular, Orta Çağ mistizminin egemen olduğu İspanya iklimi ve ruhuyla birleşerek onun yaratıcılığında ve üslubunda anlatım bulmuştur. Zaman ve perspektif kavramlarının olmadığı mekânlarda, hayaletler kalabalığını anımsatan figürleri, yalazlar gibi kıvrılan biçimleri, dış gerçekliğe benzetilmeye çalışılmadan oluşturulmuştur. El Greco bu yolla mistik deneyimlerini aktarmıştır. Yapıtlarında, son derece içten ve kendiliğinden bir çalışma, dinsel de sayılabilecek derin bir ruhsal coşku izlenir. Gerçek dünya ’.le düş ürünü dünya bu resimlerde ince bir sınırla ayrılmıştır. Bunlar sürekli birbirlerine dönüşerek izleyenin gözünde bir başkalaşım, bir değişim etkisi uyandırırlar. El Greco’nun resmi bu son dönemlerinde daha da dışavurumcu, üslupçu ve ruhani bir nitelik kazanmıştır. Biçimler daha çok zorlanıp değiştirilmiş, öznelcilik son aşamaya varmıştır. Biçimlerin arasındaki bağlantı zayıflamış, renkler daha parlak ve canlı olmuştur.
El Greco’nun sanatı, onun ilk okulu olan, ancak sonra kararlı olarak ayrıldığı İtalyan resmi ile karşılaştırılarak anlaşılabilir. İtalyan resmi 16. yy’m sonundan başlayarak gittikçe daha ahlakçı, duygusal öğelerin daha çok rol aldığı bir biçim almış, genelde gerçekçi bir çizgiyi sürdürmüştür. Oysa El Greco’nun resmi, Rönesans ruhu taşımayan ve İtalyan resminin bu niteliklerinden hiçbirini kullanmayan bir doğrultuda gelişmiştir. Onu 17. yy sanatçılarından ayıran şey, resimsel öğeleri çok başarılı kullanmasından da öte bir yere varmış olmasıdır. Resimlerinde renk, yüzey ve soyutlaştırılmış biçimler, içerikle bir bütün oluştururlar ve böylece içerik çok yeni ve farklı bir estetiğe ulaşır. Doğalcılıktan ve zamanın bütün geleneksel biçimlerinden farklı olan bu estetik o dönemin insanının yaşama bakışının da bir sonucudur. O dönemde, özellikle Ispanya’da, Orta Çağ mistizmi hâlâ sürmekteydi. Dünyadan kaçma, kendi içine dönme, görüntüler dünyasına dalma ve dinsel yaşantılara bu yolla içtenlik ve derinlik katma, Orta Çağ’daki mistik akımların ortak yanıydı. El Greco’ nun sanatı, bu duyuşun sözcüsü olmuştur.
El Greco yaşadığı çağda, öznelciliğin insanın kendini, ruhunu yakından bilme, tanıma isteğinin resimdeki en önemli temsilcisidir. Rönesans sanatçılarının tersine, dünyayı dışardan izlememiş, içinde yaşamış, kendisi de onu içinde duymuştur.
• YAPITLAR (başlıca): Modena triptikonu, ykş. 1565, Modena Galerisi, Estense/Italya; Müneccim Kralların Bağlılık Sunuşu, 1565, Lazaro Galdiano Müzesi, Madrid; Meryem’e Müjde, Santa Cruz Müzesi, Madrid; Mısır’a Kaçış; Körün iyileştirilmesi, ykş. 1569, Ulusal Pinakotek, Parma; Giulio Clovio’nun Portresi, ykş. 1570, Capodi-monte Müzesi, Napoli; Pieta, 1570-1572, Philadelphia Sanat Müzesi; Çıra Tutuşturan Çocuk, 1572, Capodimon-te Müzesi, Napoli; Meryem’in Göğe Yükselişi, 1577, Sanat Enstitüsü, Chicago; Isa’nın Giysilerinden Soyulması, 1577-1579, Toledo Katedrali; Kutsal Birlik Alegorisi, ykş. 1579, Escorial, Toledo; Aziz Mauritius’un Şehit Edilmesi, 1580-1582, Escorial, Madrid; Kont Orgaz’ın Gömülmesi, 1586-1588, Santo Tome Kilisesi, Toledo; Julian Romero’ nun Portresi, 1585-1590, Prado, Madrid; Don Rodrigo de la Fuente’nin Portresi, 1590, Prado, Madrid; Bahçede Acı Çekme, 1590-1595, Ulusal Galeri, Londra; Bakirenin Azizlerle Birlikte Taç Giymesi, 1591; Aziz Francesco; Peder Hermano Leon; Toledo Manzarası, 1595-1600, Metropoliten Sanat Müzesi, New York; Incilci Yahya, 1595-1600, Prado, Madrid; İsa’nın Vaftiz Edilmesi, 1596, Prado, Madrid; Kardinal Fernando Nino de Guevara, ykş. 1600, Metropoliten Sanat Müzesi, New York; Çarmıha Geriliş, 1600-1605, Prado, Madrid; Diriliş, 1600-1605, Prado, Madrid; Tapmağın Arındırılması, 1600-1605, Ulusal Galeri, Londra; Aziz Ildefonso’ya Görünenler, ykş. 1607, Ulusal Galeri, Washington D.C.; Peder Hortensio Felix Paravicino, 1609, Güzel Sanatlar Müzesi, Boston; Laocoon, 1610-1614, Ulusal Sanat Galerisi, Washington D.C.; Bakirenin Evlenmesi, Ulusal Sanat Müzesi, Bükreş; Meryem’e Müjde; Ziyaret, Dumbarton Oaks Koleksiyonu, Washmgton D.C.; Apostolados, El Greco Müzesi, Toledo; Çobanların Bağlılık Sunuşu, 1612-1614, Prado, Madrid.
• KAYNAKLAR: J.G.Âznar, Dominico Greco, 2 cilt, 1950; M.. Barres, El Greco ou le secret de Toledo, 1912; M.B.Cossio, El Greco, 2 cilt, 1908; L. Goldscheider, El Greco, Paintings, Drawings and Sculptures, 1938; M.Go-mez-Moreno, El Greco, 1943; H.Kehrer, Die Kunst des Greco, 1914; H.Kehrer, Greco als Geştalt des Manieris-mus, 1939; M.Legendre (A.Hartmann ile), Domenico Theotocopuli dit El Greco, 1938; A.L.Mayer, Dominico Tbeotocopuli El Greco, 1926; A.L.Mayer, El Greco, kritiscbes und illustriertes Verzeichnis des Gesamtwerkes, 1926; J. Meier-Graefe, El Greco, 1911; F. Rutter, El Greco, 1541-1614, 1930; H.E.Wethey, El Greco and his School, 2 cilt, 1962; J.F.Willumsen, La jeunessc du peintre El Greco, 2 cilt, 1927.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi