Anakronizm, herhangi bir olay ya da özellikle kişilerin, nesnelerin veya geleneklerin farklı zaman dilimlerinde bir araya getirilmesiyle ilgili kronolojik tutarsızlıktır. En yaygın anakronizm türü, zaman içinde yanlış yerleştirilen bir nesne olmakla birlikte, sözlü ifade, teknoloji, felsefi bir fikir, müzik tarzı, malzeme, bitki veya hayvan, özel ya da belirli bir döneme ilişkin başka herhangi bir şey olabilir.
Bir anakronizm kasıtlı ya da kasıtsız olabilir. Kasıtlı anakronizm, çağdaş bir izleyici kitlesinin tarihsel bir döneme daha çabuk uyum sağlamasına yardımcı olmak için edebi veya sanatsal bir çalışmaya sokulabilir. Anakronizm retorik, komedi veya şok amacıyla da kullanılabilir. Bir yazar, sanatçı ya da icracı farklı tarihsel dönemler arasındaki teknoloji, dil, gelenek, tutum ya da modifikasyonların farkında olmadığında kasıtsız anakronizm ortaya çıkabilir.
Anakronizm Örnekleri
Sinema
1987 yapımı Alex Cox filmi Walker’ın konusu 1850’lerde geçmesine rağmen filmin çekildiği yıllarda Nikaragua’da yaşanan benzer olaylara dikkat çekmek için bilerek anakronizme başvurulmuştu. Acid Western türündeki bu filmde 1850’lerin dekorunda zaman zaman görüntüye o yıllarda olmaması gereken Marlboro sigarası paketi, Coca Cola şişesi, Zippo çakmak, Newsweek dergisi vb girer, hatta birdenbire bir Mercedes otomobil ve helikopter ortaya çıkıverir.
1999 Türkiye yapımı tarihsel parodi filmi Kahpe Bizans’ta taraflar bir kalenin burcunda kılıçlarla kıyasıya bir mücadele içindeyken üzerlerinden uçak geçer. Oysa uçak Doğu Roma’nın çöküşünden yüzlerce yıl sonra icat edilmiştir. Yine bilerek başvurulan bu anakronizm mizah amaçlıdır.
Don Siegel’ın Türkiye’de El Torida adıyla gösterilen “Two Mules for Sister Sara” adlı 1971 yapımı filminde Clint Eastwood’un bolca kullandığı bir patlayıcı olan dinamit, filmin konusunun geçtiği yıllarda (1861-1866) henüz kullanıma sunulmamıştı. İsveçli kimyager Alfred Nobel dinamiti 1866’da icat etmiş, 1867’de de patentini almıştı. Filmde dinamitin adı da zikrediliyordu. Oysa isim patenti de buluş patentiyle aynı anda alınmıştı.
Televizyon
TV dizisi Muhteşem Yüzyıl’da olaylar 1520 ilâ 1566 yılları arasında geçmesine rağmen çok daha sonraki yıllara ait nesneler ve coğrafi adlara yer verilmiştir. Örneğin Pargalı İbrahim Paşa birçok sahnede masa başında çalışırken gösterilmiştir. Oysa Osmanlı Sarayı’na masanın girmesi Abdülmecid’in (1823-1861) saltanatına rastlar. Sarayın mutfağında aşçı yamağı domates doğrarken gösterilmiştir. Oysa anavatanı Güney ve Orta Amerika olan bu meyve Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfinden sonra Avrupa’da tanınmış ve yetiştirilmeye başlamıştır. Domatesin Osmanlı topraklarına girişi ise 1835’ten sonradır. Ayrıca, daha eski dönemlerdeki isimleri Karaamid, Amidiye veya Diyar-ı Bekir olan Diyarbakır’dan Muhteşem Yüzyıl’da “Diyarbakır” diye bahsedilmiştir, Kanuni Sultan Süleyman’ın Şehzade Mehmet’i ziyaret için gittiği Manisa Sarayı’nda yerlerde parke olduğu görülmüştür. Oysa parke (parquet de menuiserie) ilk kez 1684’te Versailles Sarayı’nda ortaya çıkmıştır.
Resim
İtalyan Barok dönemi ressamı Cesare Gennari’nin Klasik Yunan mitolojisinde yer alan Orfe söylencesiyle ilgili tablosunda bir keman resmedilmiştir. Oysa Keman 16. yüzyıldan önce yoktu.
19. yüzyılda yaşamış Romen ressam Constantin Lecca’nın 1506’daki bir olayı resmeden “Moldavyalılar ve Muntenyalılar kardeş oluyorlar” adlı tablosunda görülen bayraklar 19. yüzyılda ortaya çıkmışlardı.
Leonardo da Vinci’nin 1498 tarihli Son Akşam Yemeği adlı tabloda İsa ve havarileri masada portakal yerken resmedilmişlerdir. Oysa bu meyve Avrupa’ya Hindistan’dan 15. yüzyılda Portekizli tacirler tarafından getirilmişti ve tablonun konusunun geçtiği çağda ve yerde henüz bilinmiyordu.