Doğu felsefesi veya Asya felsefesi, Çin felsefesi, Hint felsefesi, Budist felsefe (Tibet, Butan, Sri Lanka ve Güneydoğu Asya’da egemen olan), Kore felsefesi ve Japon felsefesi gibi Güney ve Doğu Asya’nın çeşitli felsefelerini içerir.
Victoria S. Harrison’a göre “Doğu felsefesi” kategorisi ve benzer şekilde “Asya felsefesi” ve “Doğu felsefesi”, 19. yüzyıl Batı boğazının bir ürünü ve Doğu Asya’da ya da Hindistan’da mevcut değildi. Bunun nedeni, Asya’da tek bir köke sahip tek bir birleşik felsefi geleneğin bulunmamasıdır.
Doğu felsefesi denildiğinde genel olarak Hindistan ve Çin’de başlayan felsefe geleneği kastedilmektedir. Ancak buna Afrika felsefesi, Japon felsefesi, İslam felsefesi, İran felsefesi gibi gelenekleri de eklemek gerekir. Oryantalist düşünceyle Batı felsefesi, kendi tarihini Antik Yunan felsefesi dönemiyle birlikte başlatmakta, rasyonel ve sistematik düşünce geleneğini kendisine ait kılarak kendisini bu eksende tanımlamaktadır. Bu anlamda dogu felsefesi, batı felsefe tarihinin dışında kalan felsefe geleneklerini adlandırmaktadır. Doğu düşüncesi bu anlamda felsefe-dışı olarak görülmektedir. Doğu felsefesi mitolojik ve mistik ya da gizemci ve simgesel yanları olan bir felsefe geleneği olarak değerlendirilir. Bu etki ve köken söz konusu olmakla birlikte, doğu felsefesinin felsefe-dışı sayılması ancak felsefenin belirli bir şekilde anlaşılması ve kategorize edilmesiyle olanaklı olmaktadır. Bu anlayış ve kategorizasyon ise Batı düşüncesinin kendini tanımlamasıyla bağlantılıdır. Oysa Doğu ve Batı felsefeleri olarak adlandırılan felsefe gelenekleri, farklılıklarıyla birlikte, karşılıklı etkileşim ve süreklilik halinde gelişim göstermiş felsefelerdir. “Doğu” bu anlamda, hem daha Batı felsefesi mevcut değilken felsefi içerimli zengin bir düşünce tarihine sahiptir, hem de örneğin Orta Çağ döneminde Batı felsefesi denilen felsefenin taşınması ve geliştirilmesi doğu sayesinde gercekleştirilmiştir.