Minarşizm Nedir, Ne Demek, Tanımı, Felsefesi Hakkında Bilgi

Minarşizm, devletin mümkün olduğunca küçük ve sınırlı olması gerektiğini savunan bir siyasi ve ekonomik doktrindir. Bu doktrine göre, devletin görevleri mümkün olduğunca az olmalıdır ve bireylerin özgürlüklerini mümkün olduğunca kısıtlamamalıdır. Minarşizm, devletin sadece temel görevlerini yerine getirmesi gerektiğini öne sürer; bunlar arasında kamu güvenliği sağlama, adil yargı sistemi kurma, temel altyapıyı sağlama gibi işlevler bulunur. Ekonomik açıdan minarşizm, serbest piyasa ekonomisinin desteklenmesini ve devlet müdahalesinin minimum düzeyde tutulmasını savunur. Ancak, minarşizmin ne kadar minimal bir devlet yapısı öngördüğü ve hangi konularda devlet müdahalesini kabul ettiği konusunda farklı görüşler ve yorumlar bulunabilir.
 


Etimoloji

Nachtwächterstaat terimi, Alman sosyalist Ferdinand Lassalle tarafından 1862'de Berlin'de yaptığı bir konuşmada ortaya atıldı. Lassalle, burjuva liberal sınırlı devlet anlayışını eleştirirken, devletin tek görevinin hırsızlığı engelleyen bir gece bekçisine benzetilmesini sağladı. Bu ifade, liberalizmin daha müdahaleci bir devlet anlamına gelmesine rağmen kapitalist hükümetin bir açıklaması olarak hızla popülerleşti.

Ludwig von Mises daha sonra Lassalle'in sınırlı devleti saçma göstermeye çalıştığını ancak "lahana turşusunun hazırlanması, pantolon düğmeleri üretimi veya gazetelerin yayınlanması" gibi konularla ilgilenen hükümetlerden daha saçma olmadığını belirtti.

Nachtwächterstaat'in savunucuları genellikle "asgari devlet" ve "-archy" (hükümet) kelimelerinin daralmasını ifade eden "minarşistlerdir". "Minarşist" terimi ise 1980 yılında Samuel Edward Konkin III tarafından kullanılmıştır. Bu terim, devletin işlevlerinin minimum seviyede tutulması gerektiğini savunan doktrini tanımlamak için kullanılır.
 
Felsefe
Felsefi minarşizm genellikle bireyin özgürlüğüne ve kendi potansiyelini gerçekleştirmesine odaklanır. Bu felsefi bakış açısına göre, bireylerin kendi yaşamlarını şekillendirebilme ve kararlarını özgürce alabilme yeteneği en üst düzeyde korunmalıdır.

Felsefi minarşizm, bireylerin kendi iradelerine dayalı olarak yaşamlarını sürdürmelerini teşvik ederken, aynı zamanda onların başkalarının özgürlüklerine saygı göstermesini ve toplumsal düzen içinde yaşamayı sağlar. Bu çerçevede, devletin varlığı, bireylerin haklarını korumak ve toplumsal düzeni sağlamak için gerekli minimal bir yapı olarak kabul edilir.

Felsefi minarşizm ayrıca, bireylerin kendi değerlerini ve amaçlarını bulmaları, anlamlı bir yaşam sürdürmeleri ve kişisel mutluluğu aramaları gerektiğini vurgular. Bu düşünce sistemine göre, bireylerin hayatlarını kendi istekleri doğrultusunda şekillendirebilmeleri için devletin müdahalesinin minimum düzeyde tutulması önemlidir.

Ancak, felsefi minarşizmin değişik yorumları ve eleştirileri bulunabilir. Bazıları, minarşizmin bireyin sosyal ve ekonomik koşullarını göz ardı ettiğini ve adaletsizliklere zemin hazırlayabileceğini savunabilir. Bu nedenle, felsefi minarşizm çerçevesinde, bireylerin özgürlüğü ile toplumun genel refahı arasındaki dengeyi sağlamak önemli bir tartışma konusu olabilir.
Daha yeni Daha eski