Yemen'in San'a şehrinde doğan kişi, tüccar bir ailenin Halep'te önemli bir üyesidir. Babası İstînaf Mahkemesi reisidir ve bu nedenle çocukluk yıllarını San'a, Adana, Ankara, Trablusgarp ve Konya'da geçirir. Mekteb-i Mülkiyye'ye 1893 yılında girdikten sonra 1900 yılında mezun olur ve ardından Yanya vilâyetinde öğretmenlik yapmaya başlar. Öğretmenlik görevine ek olarak Yanya vilâyeti maiyet memurluğuna atanır ve daha sonra Kosova'ya bağlı Radoviç'e (1905) ve Manastır'a bağlı Florina'ya (1907) kaymakam olarak görev yapar.
Balkanlar'da milliyetçilik hareketlerinin güçlendiği dönemde görev yaparken, bu hareketler hakkında bilgi edinir. İttihat ve Terakkî Cemiyeti üyeleriyle çalışır, ancak cemiyete üye olmaz. II. Abdülhamid rejiminin sona ermesi ve meşrutiyetin yeniden kurulması gerektiğine inanan kişi, Temmuz 1908'de ilân edilen II. Meşrutiyet'i desteklemek için konuşmalar yapar.
İstanbul'a döndükten sonra Envâr-ı Ulûm adlı bir dergi çıkarır ve eğitim programlarını yenileme çabalarıyla dikkat çeker. Batı eğitim sistemlerini incelemek için Avrupa'ya seyahat eder ve dönüşte azim ve çalışmanın başarının sırrı olduğunu vurgular. Anadolu ve Rumeli'ye seyahatler yapar, Balkan savaşları hakkında konferanslar verir ve yazılar yayımlar.
Dârüşşafaka müdürlüğü göreviyle tekrar memuriyete döndükten sonra çocuk yuvası ve okul kurar. 1915'te Yeni Mekteb adlı bir okul açar ve bu okulda kız öğretmenleri yetiştirir. 1916'da Hüseyin Hüsnü Paşa'nın kızı Cemile Hanım ile evlenir.
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yenilmesi ve Arap topraklarının Osmanlı yönetiminden çıkması, Sâtı Bey gibi Arap kökenli birçok kişi için zorlu bir karar aşaması olmuştur. Sâtı Bey, İstanbul'dan ayrılmaya karar vererek Nisan 1919'da Matbuat Kongresi'nde bu kararını açıklar. Ona göre, iyi eğitim almış Araplar'ın yeni koşullarda en önemli görevi, bilgi ve birikimlerini Arap topraklarında kurulacak yönetimlere hizmet etmektir. Arkadaşları ve öğrencileri itiraz etse de Temmuz 1919'da İstanbul'dan ayrılarak Suriye'ye gider.
Sâtı Bey, Faysal hükümeti döneminde bir süre eğitim müfettişliği ve müdürlüğü yapar ve ardından eğitim bakanlığına getirilir. Ancak Temmuz 1920'de Fransa'nın Suriye'yi işgal etmesiyle Faysal hükümeti sona erer ve Sâtı Bey ülkeden ayrılır. İtalya, İsviçre ve İstanbul'da Faysal adına temaslarda bulunur. Kahire'de Mısır eğitim sistemi, Mısırlıların Araplığı ve Arap milliyetçiliği konularında çalışmalar yaparken, İngiltere tarafından Irak krallığına getirilen Faysal'ın daveti üzerine Temmuz 1921'de Bağdat'a gider. Bağdat'ta yirmi yıl boyunca eğitim hizmetleriyle uğraşır.
Sâtı Bey, Bağdat'ta Eğitim Genel Müdürlüğü, Dârülmuallimîn'de hocalık, eğitim başmüfettişliği, Bağdat Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanlığı ve Eski Eserler genel müdürlüğü gibi görevlerde bulunur. Ancak 1941'de Irak'ın İngiltere tarafından ikinci kez işgal edilmesiyle birlikte birçok Arap milliyetçisi gibi Irak vatandaşlığından çıkarılır.
1941'de Halep'e gönderilen Sâtı Bey, daha sonra Beyrut'a geçer. Beyrut'ta resmi bir görev almayarak İbn Haldûn üzerine araştırmalarına odaklanır. Bu çalışmaların sonucunda Dirâsât ʿan Muḳaddimeti İbn Ḫaldûn adlı kitabı 1943 yılında yayımlanır. 1944'te Suriye hükümetinin daveti üzerine eğitimde millileşme politikaları geliştirmek amacıyla Şam'a gider, ancak reformlarını gerçekleştirmek konusunda direnişle karşılaşınca istifa ederek Beyrut'a döner (Kasım 1946).
1947'de Kahire'ye giden Sâtı Bey, 1945'te kurulan Arap Birliği'nde Kültür Müşaviri olarak çalışmaya başlar. 1953'te yeni kurulan Yüksek Araboloji Enstitüsü'nün müdürü olur ve emekli olana kadar bu görevde kalır. Emeklilik dönemini Bağdat, Beyrut ve Kahire'de geçirir. Bu dönemde en önemli faaliyeti hatıralarını yazmaktır. Irak ile ilgili hatıraları 1921-1941 dönemini kapsayan kitap olarak yayımlanır.
Sâtı Bey, Osmanlılığa inanan bir eğitimci olarak milliyetçilik hareketlerine karşı çıkmış ve Osmanlılık idealinin gerçekleşmesi için eğitimin önemine vurgu yapmıştır. Arap milliyetçiliği fikri Osmanlı Devleti'nin sona ermesiyle öne çıkmıştır, ancak Sâtı Bey modern eğitimin önemini hayatının sonuna kadar vurgulamıştır. Onun milliyetçilik anlayışında din önemli bir rol oynamamıştır. Arap milletinin temel unsurlarının dil ve tarih birlikteliği olduğunu savunmuştur. Bu temellere dayalı bir Arap birliği, seküler bir anlayışla verilecek modern eğitimle gerçekleştirilebilir.
Sâtı Bey'in milliyetçilik anlayışının şekillenmesinde İbn Haldûn'un asabiyet fikri ve Alman birliğinin oluşumunda dil ve tarih unsuruna vurgu yapan J.G. Fichte'nin etkisi olduğu görülmektedir. Dine karşı mesafeli duruşu bazı kesimler tarafından tepkiyle karşılanmış, ancak Baasçılar ve Nâsırcılar üzerinde etkili olmuştur. Sâtı Bey, hayatının son elli yılını Arap milliyetçiliği ideolojisine adayarak Arap kimliği üzerine inşa etmeye çalışmıştır. "El-'Urûbetü evvelen" (önce Araplık) ifadesi, hayatının ikinci döneminin özeti olarak değerlendirilebilir.
Eserleri ve Çalışmaları
Sâtı Bey'in kırkın üzerinde eseri bulunmaktadır. Ayrıca, 1919 öncesinde İstanbul'da ve sonraki yıllarda Bağdat, Beyrut, Dımaşk ve Kahire gibi şehirlerde çeşitli dergi ve gazetelerde makaleleri yayımlanmıştır.
A) Türkçe Ders Kitapları: Sâtı Bey'in Türkçe ders kitapları arasında "Târîh-i Tabîîden İlm-i Hayvânât", "Ma‘lûmât-ı Zirâiyye", "Etnografya (İlm-i Akvâm)", "Târîh-i Tabîîden İlm-i Nebâtât", "Mebâdî-i Ulûm-i Tabîiyye’den Fizik ve Kimya", "Dürûs-ı Eşyâ", "Mebâdî-i Ulûm-i Tabîiyye’den Tatbîkāt-ı Zirâiyye" gibi kitaplar bulunmaktadır.
B) Türkçe Diğer Eserleri: Sâtı Bey'in Türkçe olarak yazılmış diğer eserleri arasında "Fenn-i Terbiye", "Lâyihalarım", "Vatan İçin", "Ümit ve Azim", "Büyük Milletler: Japonlar ve Almanlar" yer almaktadır.
C) Arapça Eğitimle İlgili Eserleri: Sâtı Bey'in Arapça olarak kaleme aldığı eğitimle ilgili eserleri arasında "el-Ḳırâʾatü’l-Ḫaldûniyye", "Mürşidü’l-Ḳırâʾati’l-Ḫaldûniyye", "Dürûs fî uṣûli’t-tedrîs", "Müsâʿidü’l-Ḳırâʾati’l-Ḫaldûniyye" ve "Teḳārîr ʿan ḥâleti’l-maʿârif fî Sûriye ve ʿiḳtirâḥât li-ıṣlâḥihâ" gibi eserler bulunmaktadır.
D) Arapça Diğer Eserleri: Sâtı Bey'in Arapça olarak kaleme aldığı diğer eserler arasında "Naḳdü taḳrîri Lecneti Monro", "Dirâsât ʿan Muḳaddimeti İbn Ḫaldûn", "Ârâʾ ve eḥâdîs̱ fi’t-terbiye ve’l-ictimâʿ", "el-ʿUrûbetü beyne düʿâtihâ ve muʿârıżîhâ", "el-Muḥâḍaratü’l-iftitâḥiyye", "el-ʿUrûbetü evvelen", "el-Bilâdü’l-ʿArabiyye münẕü ẓuhûri’l-İslâm", "Difâʿ ʿani’l-ʿurûbe" ve "Müẕekkirâtî fi’l-ʿIrâḳ" gibi eserler bulunmaktadır.
Bu eserler arasında pedagoji, eğitim, tarih, edebiyat ve Arap milliyetçiliği gibi konular yer almaktadır. Sâtı Bey'in eserleri, eğitim ve milliyetçilik konularında önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır.